Meryem Kadıoğlu
Sözler Esen Rüzgâr, Ümit Paslı Metal...
28/09/2017 Söylenen sözler esip geçen rüzgâr misali geçip gidiyor. Peki ya, ağaçları ekenlerin yaptığı hataların bedelini neden meyveleri öder ki? Hem de, akılsızca esen rüzgârlar yüzünden, hiç mi hiç anlamam! Zaman denilen kavram, ne elimizde ne de biz içindeyiz. Tamamen bir kargaşa kıvamında, yaşamla ölüm arasında araflara takılıp kaldık biz... Yanlış anlaşılmayalım! Amacımız, ne azıcık menfaat elde edip kendi kendimizi aptalca avutmak, ne yıkayıp yağlayıp güreşe hazırlamak, ne de hayat enerjisini emen bir vampir olmak! Gerçekler zaten ortadadır. Kıvırıp bükmenin bir yerlere sokuşturmanın ne gereği var? Fantastik film kurgularına doyduk kalkıyoruz, Hamdolsun! Artık vakit, kendimize şöyle kısa da olsa bir ziyaret etme vaktidir. Arkamdan sinsice bilmem kaç sene iş çeviren bir okyanus dolusu insan da olsa, yüzüme, 'biz dostuz' deyip de elini uzattığında 'bi dakkaaa’ diyemiyorsam eğer,‘önceden niye demiştin, mübarek?’ Diye sorarlar adama! Nihayetinde hepimiz insanız. Çıkarlar devreye girdiğinde, değerler değersizleşir gözlerde ve gönüllerde… Evet, bizim büyük bir sorunumuz var; Ümitsizlikten mütevellit güvensizlik! Karanlık bir vadide önümüzü göremeyip kaybolmak…Ümitlerimiz, metalin pasına kirine takılı kaldı. Tıpkı, çocukken uçurma ümidi ile ağaçlara, telefon tellerine takılan uçurtmalarımızın hüznü gibi, başlarımız eğik... Bir uçağın ikinci kere yine aynı yere düşmesi kadar ihtimali düşük olasılıkları hedefledik. Hayallerimizi bunlarla süsledik. Mantıksız ama romantik şeyler arzulamak hem kolay hem hoşumuza da gitti. Kısa süreli çözümlerle, ‘sorunları aştım’ havası atarken, en sağımızdan sağ yumruğu görüp, sol yumruk yemeler, yordu bizi... Yorulduk... Yorulmak, ümidimizi emen sünger gibi başkalarının leğenlerine süzüldü. Ümitlerimiz, bir kaç kişinin ümidi olurken, enerjimizi emen esas vampirler bir şey olmamışcasına devam edip yollarına, doğruyu açık edenler enerji emici ilan edildi ya... Ne gözbağcılık ama? Ümitsizlik, ulu bir ağacın köküne, ‘dostunuz’ diye yaklaşıp gölgesinde serinler gibi yaparken, yerleştirdiği bir zehirdi, üstelik istemeyenler bile yuttu... Şimdi her söz esen bir rüzgâr, ağızdan çıkan her söz ümitsizlik hastalığına tutulanları kökünden, dalından, ağacından söküp koparıp uzak diyarlara fırlatıyor. Armutlar dibe düşse de düşüyor yine de… Ümidi tükenen güvensizdir hem de… Çünkü ümit güveni besleyen yegâne olması gerekendir. Öze güven veya ait olduğun ağaca-toplumuna güvenmen, ümitlerimiz (gelecek hedeflerimiz)e bağlıdır. Ümidi kalmayan bir meyve, daha dalından düşerken ziyan zebil olur. Ümit hep devama yöneliktir zamanla işi olmaz. Olgunlaşır hizmetini yapar çekirdeğiyle ağaç olur, yeni ümitler büyütmeye yönelir. Çürüyen ağaç bile ümit vaat eder aslında. Suyun kokusunu aldığında o çürük denen kütük, birden kök salar ve filizlenir. Tıpkı yeni ekilen fidanlar gibi dallanır. Peki, insan öyle midir? İnsan kadından doğar, ömrü kısadır. Evlattan insan ederken, sıkıntıya doyar analar... Ve yıpranıp çürüyen bu kadın, artık güve yemiş giysiye benziyor. Oysa yiğit? Yiğit ölür yere yığılır. İnsanoğlu son nefesini verir. Bir gölge gibi geçip gider bu dünyadan sanki hiç olmamış gibi... Hani şimdi, ölenler? İsyanlar bir kesede mühürlü duruyor. Neden seni hala yüreğin sürüklüyor? Hep daha fazlasını isterken ümidimizden olduk biz… Başkalarının yollarını yürürken ıslanıp pas tuttuk, yorulduk ve yoğrulduk biz… Beraberlik rüyaları görürken, gerçeğin dondurucu soğuklarında kâbuslara uyandık biz... Asla elimizdekiyle yetinmeyi öğrenemedik, öğüt verenleri dinlemedik. Her şeyi biz biliyorduk, ‘En iyisini Allah bilir’ nidalarıyla ürperen benliğimize bilgiçlik taslayıp kendi gerçeklerimizi bile terk ettik. Bizim acilen ümide ihtiyacımız var! Güvenimizi yeniden tazeleyip bizi ayağa kaldıracak tek şey, gerçekçi hedefler ve 'ümittir'. ÜMİT PAS SÖKÜCÜDÜR! Ümit iyileştiricidir. Ümit birleştirir. Ayrışsa da dürüst ve dostanedir. Ümit bağlar, cesaret verir, destanlar yazdırır. Ümit güven aşılar. Kendisiyle her an yüzleşip gerektiğinde geri çekilmesini bilmek benlikten çıkıp biz olmaktır Ümit... Ümit için rüzgâr, yeniden doğuştur, sevgidir, sevginin iliklerine kadar nakış gibi işlenmesidir. Ümit genlerden genlere tohum tohum asırlarca taşınarak yaşayan, ancak ölmek istediğinde ölendir. Her birimizde bulunan ümit, karanlık ve yorgunluklarla örtülüp, boynuzlu ve iki başlı (sözde dostlar) tarafından unutturuldu... Şımarık çocuklar gibi insanoğluyla çamurcasına asırlarca oynayanların dostluğu ancak, oyuncak olmaktır... Kim kirli birinden temiz bir insan meydana getirebilir ki? Hiç kimse! Senin gözünü dikip baktığın işte böyle biridir... Başkalarının ümidini içmek haksızlık değil midir? Ah şu insan haksızlığı kana, kana su gibi içmekten ne zaman vazgeçecek? Çürüyen kütük yeniden filizleniyorsa, insan da haksızlıktan bir gün muhakkak vazgeçecektir... Ümit, ümit, ümit ediyorum... Bütün Ümitlerim, Gereksizi Gerekli Kılan Tek Sahip'e Mahsustur... |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Koşulsuz Sevgi - 28/04/2022 |
Bu günkü algoritmamız, koşulsuz sevginin ‘kendimce’ ne olduğunu irdelemek olacak. Kendimce deme sebebim, herkesin hayat ölçüsü farklıdır. Aynısının kopyala yapıştır yapılmaması adına küçük bir hatırlama ve hatırlatma babında ifade ettim. |
Hayat Sırları - 26/02/2022 |
Zira sürekli işleyişi devam eden bir sistem, kendini her aşamada yenileyerek hem büyür hem küçülür. Sonuçta kendini geliştirerek devam ettirebilme özelliğine sahiptir. Olayı çok da komplike irdelemeye lüzum yok aslında. |
Sahne sizin! - 05/11/2021 |
Işıltılı dünyanın cafcaflı detaylarıyla kuşanmış, kendine insan diyen ırka sesleniyorum, sahne sizin! |
Öldürülecek Kadın! - 09/09/2021 |
Kadına biçilen değer suskunluğuyla ölçülüyor. Konuşan, hakkını aramak için savunan kadınsa öldürülecek kadın ilan ediliyor. |
Kendime Öğütler... - 25/05/2021 |
Emek ve alın teriyle gelen hiçbir şey kolayca gitmez elinden. Paran kadar var olmak ya da emekle kan ter içinden defalarca yeniden doğmak. Hepsi senin elindedir. |
İslam Dini ve Bilim - 07/05/2021 |
Bilim ile din arasındaki bağ nedir? |
Benim Gibi - 02/05/2021 |
Şiir |
Mutsuzluğun Sırtı - 25/04/2021 |
Neyse, bizim zamanımızda dediğim çocukken. Ayılar oynatılırdı. Aynı bugün ki gibi ahali etrafına toplanıp eğlenceli anlar geçirirdi. Ne kadar hasret kalmışız gülmeye. Çocuğundan yaşlısına hepsinde bir gülümseme. |
Yinelenme - 05/12/2020 |
"Aynı şeyi tekrar tekrar yapmak ve farklı sonuçlar beklemek deliliktir." |
Devamı |