Tuanna Güzel
Gizlenen Hayatlar
09/06/2016 Bu hafta için kayda değer, fikri çalkantılı ve sarsıcı okuduğum kitap şimdiye kadar genel olarak öğrenemediğimizin dışında, gizlenmiş bir konu işlenmiştir. Farklı anlatımıyla objektif olmaya çalışan Lasley Hazleton “ İLK MÜSLÜMAN” adlı eseriydi. Muhammed Peygamberi anlatılıyor. Gayet açık, katıksız, şeffaf olan rivayet söz konusu olan kişinin psikolojik, sosyolojik açıdan yaşanmışlıklarına dair bizlere sunuyor biyografiyi. İbn-i İshak ve El Taberi’den kılavuz kaynak kullanmıştır. Doğrusu İbn-i İshak tarihçi kimliğiyle rivayetleri olduğu gibi sansürsüz kayıt altına almasına şaşırdım. Oryantalist bilginler kutsanmış, kurumsallaşmışın etrafında tavaflarını yapıp duruyorlardı ki farklı bir ses ise hala hoş bakılmazken, İbn-i İshak ya hayranlığından ya gaf yaparak dudak uçuklayan hayatı yazmıştı. Ya da ben mi ilk defa bu kadarına rastlayınca nutkum tutulmuştu. Peki neden İbn-i İshak ile El Taberi ‘den rivayetler halkasına koyamamışlar, göremediler mi? Belli ki kasıtlı görmek istenmemiştir. 6.yy sosyo kültürünü en başından beri göz önünde bulundurmakla bence ince kaçınılmaz bir olgunluktur. Tarafsızlığının bariz işaretidir. Debreşen hislerini muhakkak kontrol altına almakla gayet nakkaş marifetindedir. Nasıl olur diyorum. Nasıl da gözden kaçırdığımız bu bilgiden yoksunuz? Ne olabilir? Ne olduğunu bilemiyorum ama tatmin olamadığımız konjektür bilgi ve amelden rahatsız olduğumuz daima kesindi. En azından nihayet birinin çıkıp bu tatminsizliğimizin boşa olmadığını söylediğini anlıyorum. Doğru yoldasın der gibi kitabıyla, ışık tutar, ışık tutar göreceklerimize. Adeta ilk defa bir korkuluğu görür gibiyim. Beklemediğim ama kuşku duyduğum bir şey bu. Yalnız saygı duyduğum bir değerin iç yüzünün aynadaki yansımasıdır bana ışık tutulan şu yansıma.. Tarafsız ve objektif işlenmiş eser; Muhammed Peygamberin yaşadığı dönemde dışlanmışlığın, kabul görememenin psikolojisini yaşamış çocukluğunu gençliğini kronolojik biçimde ele almıştır. Dışlanan Muhammed bozuk ve yanlış gördüğü statükoyu alaşağı etmeye yeminlidir. Bir ezilmiş olarak ezilmişlerin yanında, ezene karşı gerilla mantığıyla göstermeye başlamıştır orta yaşlarında. Yanında örgütlediği dışlanmışlar; fakir yoksul, yetim öksüz, kölelerden. Bu davasına pek nadir zengin kodamanlardan hak verenler olmuştur. ( Her dönemde hakkaniyetten yana taraf tutan statükonun bir parçası olup da gönlü onlardan yana olmayan sayıca tek tükler olabilir.) Stratejik taktikler ile gerilla mantığıyla bir grup isyancı birliği zengin kodamanın ileri gelenlerine mali zarar vermeye çalışmıştır. Belli bir güç kazanıncaya kadar ilk girişimleri buydu, taciz etmek ve güç gösterisi.. Asıl mesele; aciz, zayıf, ezilmiş psikolojisine sahiplerin kanıtlamak hırsıyla yapacakları her eylemi meşru görüyor olmalarıydı.. Bu kabul görülme mücadelesinde önüne çıkan her engeli acımasızca, gözü kara oynamaktan çekinmezler, çekinmediler. Kendisine itaat etmeyen her riski ince stratejik akıl oyunlarıyla ortadan kaldırmaktaydı. Muhammed, verdiği mücadelede kendini kanıtlamış ve otoritesini sorgulayana, itiraz edene siyasi politik cevaplar vermeye başlamıştı; ortadan kaldırıyordu acımasızca, sözüm ona tanrının emriyle yapıyordu, yığınları sürüklemek ve etkilemek için tanrıya ihtiyacı vardı. İyi kandırma politikası.. Arabistan, Arap kıtasına kendini ıspatlamış ayrıca İran Sasani ve Bizans'a karşı da boy gösterisinden çekinmiyordu. Büyük İskender’e benzetiyorum tek fark İskender babadan oğula krallığını almıştı, zahmetsiz. Yanında yer alanlar yukarda da değinmiştim: toplumun dışlandığı (Hazleton’un deyimiyle hiç kimse diye tanımlandıkları) zayıf, güçsüz, eğitimsiz, yoksul bireylerdir. Bu bireyler sosyolojik ve ekonomik olarak alt sınıf tabakasından olup öfke ile yoğrulmuş, intikam hırsına sahiplerdi zira bu bireyler çok kolay bir şekilde sisteme karşı örgütlenebilirler. Bugün günümüzde olduğu ve her çağda olduğu gibi. Aynı psikoloji, aynı sınıf, aynı direniş, aynı mücadelei aynı taktik, yalnız zaman dilimi farklıdır, değişen yok. Beni sarsan ise şimdiye kadar bildiğimizin dışındaki bilgi ile karşılaşmak oldu. Hazin olan ise bu gerçekler gene bizde kalıyor topluma söyleyenemez her zaman. Eğer paylaşıyorsak da bize yakın olanlara paylaşıyoruz işte bundan derin acı duyuyorum. Klişelere tabulara asırlardır kalıplaşmışlara anlatmak çok güç, İbn-i İshak’ın ve El- Taberi eminim başlarda hakim güçlerce işlerine gelmediğinden gizlemiştir ve daha sonraları ise topluma kalıplaşmışı, inançları gereği değiştirmek zor olduğundan gerçek bilgi gizlenmiştir şu an benzer durumu yaşadığımız gibi. İbn-i İshak’ı saklamışlar fakat Buhari, Tirmizi'yi yığınca yalan rivayetleri öne çıkarıp referans almışlar. Kraldan çok kral olanlar ve tanrıcılık oynayanlar işerine geldi mi çok iyi oyun oynarlar din despotlarınca. Gücü elinde tutan Muhammed’in başarısı bütün Arap bölgesine yayıldı. Kendi başarısı için yanındaki insan gücünü etkileme sanatı ise gayet ironik, zira duruma göre nasıl tanrıyı konuşturacağı biliyor. O artık bir imparator. Totaliter sistemi var ancak dikkat çeken bir özelliği ise mütevazi hayatı. İmparator gerek savaş takdiği olarak gerekse gönül işi olarak aldığı kadınların dışında bir fantezisi olamamıştır; nitekim Eşleri Muhammed’in çıplak içi boş odasında günlerce çıkmamasından şikayetçi olurlardı bazen bu büyük meseleydi kendilerince. Zengin yaşam sürmemiştir, asla bir sarayı olmamıştır. Arkasına yayılıp göbeğini kaşımamıştır. İbn-i İshak’a göre yine inzivaya çekilmiş… Yapmak istediğini yaptıktan sonra ki psikolojik boşluk… Masumiyetten canavara dönüşen bu adam, masumiyetine mi geri dönmüştü, bilinmez... |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Sophia’nın Mektubu 2 - 29/11/2024 |
Duygudan duyguya, düşünceden düşünceye sürükleniyorum. Yaptıklarımın ve yapacaklarımın ağırlığından kamburum çıktı. |
Okul Yolu Düz Gider - 13/10/2024 |
... |
güvenli bir yazgı yazmak isterim - 09/09/2024 |
su yaşatsın seni öldürmesin çocuk |
Sanat Edebiyat Yerine Ev sahipleri / Kiracılar - 12/08/2024 |
Kültürel konular ve sanat, felsefe, edebiyat yazmak istiyorum. İstediğim filmler, okuduğum kitap ve büyülendiğim ve esinlendiğim pasajlar yazmak istiyorum. |
Bir Mültecinin Canhıraşı Gibi - 25/07/2024 |
Boşluklar var diyor şair Her eksiklik birer boşluktur |
Güven Duvarı - 04/07/2024 |
Doğru ya, kaçımız kaçına itirazsız yaslanabiliriz. Kaçı, kaç kişi bizi güven duvarı görebilir ve yaslanabilir. Yaslarken düşmemek, boşluk hissetmemek önemlidir. Bazı dostlarıma karşı bu boşluğu duyuyordum, ki çok sevip en en dediklerimden. |
Okurken ve Yazarken İşleniyor muyuz? - 10/05/2024 |
İnsan deneyimlerinden evrilir. Deneyimlerinden dersler çıkarır, kendini işler tıpkı demirin işlenmesi gibi. |
Hazin Gitmelerin Arkasında bir Ağıt Var - 29/04/2024 |
Bilemedim ama haksızlığa uğramışın canı can değildir kaç karış kırmızıya çalan bu topraklarda. |
Okuduğum Kitabın Kazanımları - 22/04/2024 |
Okuduklarımız bizi şekillendirir. |
Devamı |