Meryem Kadıoğlu
Dürtüklenemeyenlerden misiniz?
10/04/2016 Daha küçük bir çocukken, bağımsız olma dürtülerimizden ötürü tercihlerimizi her zaman kendimiz yapmak gibi bir özelliğimiz vardı. Bu dönem herkeste vardır. Ancak ebeveynlerden çoğalmak güdüsüyle hakim olanları ki bu kısım çok da az sayılmaz. Bizlere birilerini takip etmeyi, taklit etmeyi kendi seçimlerimizin isyankarlık, bir başkaldırı olduğunu ilk fırsatta zorla öğretir. Tüm dünya insanları arasında bağımsız olmak büyük bir tehlike olarak algılanmaktadır. Yine kendimden örnek vermek istiyorum. Küçükken domatesle ekmek yemeyi çok severdim. Ama annem bana domatesi dilimleyerek yersem daha iyi olacağını zorla öğretti. Ama ben bütün bir domatesi faşur fuşur yemekten inanılmaz lezzet alırdım. Aradan yıllar geçti. Dönemsel olarak yine içimizdeki “ben” su üstüne çıkmakta olduğu dönemlerde fark ettim ki aslında annemin bunu benim iyiliğimi düşündüğü için değil, daha az domates gitsin, daha tutumlu olunsun ve bir domatesle hem bana hem kardeşime sandviç yapabilsin diye bunu söylemiş olduğunu fark ettim. Buraya kadar sorun yok. Ama annem sadece kendisine tam bir domates alıp kütür kütür yerken, bizimkini dilimleyip ekmek arasına koyarsa bende tabi bunu sorgularım. Ben hakkın büyük küçük diye ayrıldığını düşünmeyenlerdenim. Aciz dönemlerimizde bize verilen imkanlara mecbur bırakılıyoruz. Sonra bunu alışkanlık edinince de; film izleyeceksin tavsiye ararız, eşya alacağız birilerine sorarız. Hayatımızda kullanacağımız eşyalar ve ne varsa hep kullananların yorumlarına ihtiyaç duyar haldeyiz. Korkaklaştık aslında. Hazır kalıp deneyimlenmiş risklerini bildiğimiz süprizsiz daha garanti bir hayat yaşamak tek hedefimiz.. Hatta sevgili, eş seçiminde bile tavsiye alındığını çok gördüm. Tıpkı sanki bir eşya gibi. Bunu da anlayamam. Yani bir kimseyi tavsiye eden kişi onu kullanmış mı ki bu kadar kolay bilgi verebiliyor. Bu noktada kim bilir ne mükemmel olacak evlilikler bu saçma eşya muamelesi yüzünden hiç olamadı. Hayatımıza bir bakalım! Hep en çok satan markaların yer aldığı sanal bir kaliteden ibaret. Korkaklığımızı örten kaliteli markalar, isim yapmış insanlar, yüzlerce binlerce sadece tavsiye üzerine hayatımıza dahil olan ürünler eşyalar insanlar vs vs vs ler. Nerde nasıl bir çözüm bulmalı? Ben çocukluğumda faşurdatarak yediğim domatesin verdiği lezzeti diyorum. Bazen üstüme sıçrayan domatesin çekirdeğiyle karışık suyunun üstümü lekelemesine, kendi düşen ağlamaz edasında dertsizce lezzetlice kendi sorumluluğumda deneyimlerden oluşan hayat diyorum. Ama şimdi durum nedir? “Kendimi suçlamayayım da ne olursa kim olursa olsun.” Yeter ki ben olmayayım sorumlu, suçlu veya günah keçisi, sırf hata yapmamak için başkalarının tercihlerinden edindiği tecrübelere sığınmalı. Daha garantili. Kendi benliğimizin patentini başkalarına aldırıyormuşçasına bir hayat sürmekteyiz. Ne kadar korkak olduk son günlerde bir o kadar paranoyak! Hayatımız o kadar reklamlara göre şekillenmiş ki bağımsız karar almak, reklamı yapılmamış bir ürünü hayatımıza sokmak büyük bir tehlike hissi veriyor. Hatta kendi korkaklığımızın karanlığımızın cenebesini aydınlık insanlara yüklüyoruz. Biraz bağımsız biraz özgürse bir insan, vay haline! Bu toplumda böylesinin isimleri bellidir; insanlıkları asla söz konusu bile değildir. Ne kadar hayvan olmadıklarıdır bütün mesele... Hasta, deli, uyumsuz, iskankar, asi anarşist yani ne kadar sonu ist-izm ile biten kelimeler varsa hepsine layık görülürler.. He ille bir isim takma merakımız var. Çünkü markasız hiçbir şey hayatımızda olamaz. İç güdüleriyle hareket eden hayvanlara hayranım kendi yaşantımıza kuş bakışı bakınca; “Ne demeli biraz hayvan mı olmalı ne?” Tabi koyunlar hariç. Zira yaşlanarak ölen bir koyun da yoktur. Malum sürü kanunları. Ama sevindirici haber biz insanız! Kendi bağımsız seçimlerinden doğacak sıkıntılara karşı başkalarının tavsiyesiyle tercih yapacak kadar cesaretli, kendi aklımızı yetersiz görecek kadar akıllı, öğrendiklerimizi araştırmadan başkalarının araştırmasını kesip hayatımıza sanki biz yapmışçasına kopyalayacak hiçbir gün dahi “ben ne yapıyorum?” demeyecek kadar iradeli ve özveriliyiz. Başkasında olanlara ulaşmak için ağzımızdan akan hırs salyalarını en yakınımıza bulaştırmadan, verilen hayatın içindeki güzellikleri kaçırmadan yaşarız. Bazen gecedir bazen gündüzdür hayat. Ne yarasalar gibi karanlığa hayranız ne de kuşlar gibi aydınlığa. İki farklı kanatlı varlığın arasındaki gece-gündüz farkı gibidir. İhtiyacımız olan imkanlarımız. Bizler insanız, tercihlerimizi bağımsız yapar, aklımızı kendimiz kullanır, irademizle insanlara değil bilime bilgiye boyun eğdiririz. Kaybetmekten, başarısız olmaktan, düşmekten korkmayız. Çünkü hepsi bizim hayatımızdır. İşte tercihlerini kendi yapan insanlar bu kadar hasta ruhludurlar. Dünya tersine döndürülse dahi onlar dümdüz yaşarlar… Çünkü insanlığın doruğudurlar. Ve doruklar her hava şartlarına her daim hazırdır. Her an değişse de havalar o yine hep doruktur. Hayvan gibi dürtüklenmeden, çoban gibi dürtmeden yaşayanlardır. Onlar kendi dürtüleriyle insan olanlardır. Meryem Kadığlu | tabusal.com |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Koşulsuz Sevgi - 28/04/2022 |
Bu günkü algoritmamız, koşulsuz sevginin ‘kendimce’ ne olduğunu irdelemek olacak. Kendimce deme sebebim, herkesin hayat ölçüsü farklıdır. Aynısının kopyala yapıştır yapılmaması adına küçük bir hatırlama ve hatırlatma babında ifade ettim. |
Hayat Sırları - 26/02/2022 |
Zira sürekli işleyişi devam eden bir sistem, kendini her aşamada yenileyerek hem büyür hem küçülür. Sonuçta kendini geliştirerek devam ettirebilme özelliğine sahiptir. Olayı çok da komplike irdelemeye lüzum yok aslında. |
Sahne sizin! - 05/11/2021 |
Işıltılı dünyanın cafcaflı detaylarıyla kuşanmış, kendine insan diyen ırka sesleniyorum, sahne sizin! |
Öldürülecek Kadın! - 09/09/2021 |
Kadına biçilen değer suskunluğuyla ölçülüyor. Konuşan, hakkını aramak için savunan kadınsa öldürülecek kadın ilan ediliyor. |
Kendime Öğütler... - 25/05/2021 |
Emek ve alın teriyle gelen hiçbir şey kolayca gitmez elinden. Paran kadar var olmak ya da emekle kan ter içinden defalarca yeniden doğmak. Hepsi senin elindedir. |
İslam Dini ve Bilim - 07/05/2021 |
Bilim ile din arasındaki bağ nedir? |
Benim Gibi - 02/05/2021 |
Şiir |
Mutsuzluğun Sırtı - 25/04/2021 |
Neyse, bizim zamanımızda dediğim çocukken. Ayılar oynatılırdı. Aynı bugün ki gibi ahali etrafına toplanıp eğlenceli anlar geçirirdi. Ne kadar hasret kalmışız gülmeye. Çocuğundan yaşlısına hepsinde bir gülümseme. |
Yinelenme - 05/12/2020 |
"Aynı şeyi tekrar tekrar yapmak ve farklı sonuçlar beklemek deliliktir." |
Devamı |