Meryem Kadıoğlu
Barışmak
26/11/2015 Bütün dünya; hatta öncelikle tüm dinler âleminde savaş bir hastalık salgını gibi hızla bulaşıyor. Yaygınlaşıyor artık, doğal kabul ediliyor. Kimi top tüfek ve çeşitli patlayıcı maddeler ile bedenleri hayatları parçalıyor. Kimisi de para ve mevkisini kullanarak yürekleri yıkıyor. Adeta tüm dünya el ele vermiş büyük bir gayretle çalışıyor. Peki nedir bu istikrarlı kişilerin yüce maksatları? Cevap; -"Barış getirmek" Evet, bunca katliamlar milyarlarca insandan dökülen kanlardan oluşan "Barış gölü"… Veya zengin kodamanlarca kırılmış, hayatları çalınmış milyarlarca insanın üstüne basarak en zirveye çıkıp oturarak "Barış" naraları atmak. Açıkça düşüncem bu, iddialar işkembeden barış olarak görüyorum. Benim anlamlı bulduğum "Barış"ı ise, şu an elimdeki olanaklarımca şu iki tırnak içinde koruyabiliyorum. Siz ey kana susamış vampirler ordusu veya insanlara metalaştırılmış robocop muamelesi yaparak tek insan kendinizmişsiniz gibi sandığınız, insanlığın maddi manevi yüz karaları... Sizi siz yapan ötekileştirilmeye sessizce evet diyen, haksızlığı yapanların hakkıdır diye düşünerek güçlerine güç katan gayet malum bizleriz. Öyle ya, bir adinin efendi olması, köleler olmadan meşrulaşamaz. Evet, adi dedim. Çünkü eğer adil olsa idi hükmedeceği topluma köle olması hizmet vermesi gerekirdi. Durun, bu kadar ezilenler de nedir ki? Zalimlerin zalimliklerini masumane perdeler arkasında yeni gösterime girecek vizyon filmi gibi kahramanca sergilemelerini, zulme uğrayan topluluklarca da patlamış mısır eşliğinde bu filmi büyük bir zevk ile izlemelerinin en elverişli yeridir. Bu dünya... Başka bir gezegene gitmiş olsaydık, standartların adı değişse idi. Yapılan zulüm ve katliamların adı değişirdi belki. Hani adı değişse ne olacak? Sanırım kendimi kandırma politikası güdüyorum. Yüz yıllar boyunca süregelen de bu değil miydi? Etkiler, kayıplar aynı fakat ambalajlar değiştirilerek adeta antibiyotik ayarında yutturuldu; üstelik halen de zevkle yutmaya devam ediyoruz. Çekirdekte neyiz ki? Herkesin ben de buyum dediği. Sen de kimsin? Havasını çalmasına rağmen, diller hep aynı tekerlemeyi vızıldar durur. İşte böyle, barışlara canlar kurban oldu gidiyor. Kurban bayramı ne kadar da anlamsız kalıyor! Bu dünya her an kurban bayramı değil; adeta festival yaşıyor. Peki, ne yapmalı? Kendi görüşlerimi kendime saklamakla işe başlıyorum. Çünkü yeterine savaş ve savaşan var zaten! Bırakalım herkesin içinde saklı olanlar içinde kalsın ister dışa vursun ister içinde tutsun. O da bırakalım kişinin doğal kaynağı olarak kendine has özelliği olsun. Yeterince senarist var zaten! Susmalı bazen diyorum. Susmak da anlamlıdır elbette anlayabilene ; "Ben barış istiyorum”dur. Bunu savaşarak elde edemeyeceğimi görüyor ve artık çok iyi biliyorumdur. Veya iyi bir insan olmaya yaşadığım topluma faydalı bir varlık olmaya belki de bazı hallerin düşünülmesine sebep olmaya çalışarak başlayabilirim." Çok daha masrafsız çok daha temiz çok daha heyecansız ve zararsız olur böylesi. Fakat bu tip filmler de hiç izlenmezzz. İşte esas film burada kopuyor! Gerçek barış isteyenler ne izlenmek istemeli ne kahraman olma sevdasında olmalı. Tarihi olaylarda hiç bir kahramanlıklar sonuç düşünülerek kazanılmamış kazanmak için kahraman olunmamıştır. Bulundukları ortamda yapılması gerekeni yaptıkları için kahramandırlar onlar. Sonuç olarak; Tertemiz "Barış" önce kendi içimize bize gelmeli öncelikle kendimizle barışmalı barışık kalmalıyız. Zira asla savaşlarla barış gelmemiştir gelemez gelmedi ve gelmeyecek... Meryem Kadıoğlu | Tabusal |
Yorumlar |
02/12/2015 17:46 Bu yazdığınız güzel makale Rabbimiz ALLAH Azze ve Celle'nin Bakara süresinin 44 mucize ve delilini hatırlatmakta Şöyle ki;İnsanlara iyiyi ve güzeli emredip de öz benliklerinizi unutuyor musunuz? Üstelik de Kitap'ı okuyup durmaktasınız. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?Son olarak da Saff süresinin 2,3,ve 4.mucizesini de hatırlamakta fayda var.Şöyle buyurmak da Rabbimiz;Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?Yapmayacağınız şeyi söylemeniz Allah nazarında en tiksinti verici şeydir! ve Aziz ve Celil ALLAH son noktayı koyuyor.Gerçek şu ki ALLAH kendi davası uğrunda, sağlam ve yekpare bir bina gibi, kenetlenmiş saflar halinde savaşanları sever.Bu ayetler günümüz insanlığın hele hele MÜSLÜMAN'ım diyenlerin en çok ihtiyacı olanıdır...
Şakir Şükrü Kadıoğlu |
Yazarın diğer yazıları |
Koşulsuz Sevgi - 28/04/2022 |
Bu günkü algoritmamız, koşulsuz sevginin ‘kendimce’ ne olduğunu irdelemek olacak. Kendimce deme sebebim, herkesin hayat ölçüsü farklıdır. Aynısının kopyala yapıştır yapılmaması adına küçük bir hatırlama ve hatırlatma babında ifade ettim. |
Hayat Sırları - 26/02/2022 |
Zira sürekli işleyişi devam eden bir sistem, kendini her aşamada yenileyerek hem büyür hem küçülür. Sonuçta kendini geliştirerek devam ettirebilme özelliğine sahiptir. Olayı çok da komplike irdelemeye lüzum yok aslında. |
Sahne sizin! - 05/11/2021 |
Işıltılı dünyanın cafcaflı detaylarıyla kuşanmış, kendine insan diyen ırka sesleniyorum, sahne sizin! |
Öldürülecek Kadın! - 09/09/2021 |
Kadına biçilen değer suskunluğuyla ölçülüyor. Konuşan, hakkını aramak için savunan kadınsa öldürülecek kadın ilan ediliyor. |
Kendime Öğütler... - 25/05/2021 |
Emek ve alın teriyle gelen hiçbir şey kolayca gitmez elinden. Paran kadar var olmak ya da emekle kan ter içinden defalarca yeniden doğmak. Hepsi senin elindedir. |
İslam Dini ve Bilim - 07/05/2021 |
Bilim ile din arasındaki bağ nedir? |
Benim Gibi - 02/05/2021 |
Şiir |
Mutsuzluğun Sırtı - 25/04/2021 |
Neyse, bizim zamanımızda dediğim çocukken. Ayılar oynatılırdı. Aynı bugün ki gibi ahali etrafına toplanıp eğlenceli anlar geçirirdi. Ne kadar hasret kalmışız gülmeye. Çocuğundan yaşlısına hepsinde bir gülümseme. |
Yinelenme - 05/12/2020 |
"Aynı şeyi tekrar tekrar yapmak ve farklı sonuçlar beklemek deliliktir." |
Devamı |