• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/tabusalcom?ref=hl
  • https://twitter.com/tabusal
Levent Ertürk
AILEEN WUORNOS. TEHLİKELİ TOPRAKLAR -7-
05/11/2015

DAVA

California eyaleti ağır suçlar mahkemesi, bazı durumlarda davalıların ölüm cezasına çarptırılması talebinde bulunabiliyordu. Bunlardan birkaç tanesini sıralarsam: Suç işlerken bir polis veya itfaiye memurunu öldürmek, cinayete ek olarak silahlı soygun yapmak, iki veya ikiden çok insanın ölümünden suçlu bulunmak, kamuoyunda infial uyandıracak şekilde gaddarca ve iğrenç usüllerle insan öldürmek. Aileen davasında bu şartlardan en az üç tanesi bulunmuştu. İşin  içinde silahlı soygun vardı, 6 erkeğin ölümünden birinci derecede sanık durumundaydı ve günahsız insanların öldürülmesi toplumun bir kesiminde tepki uyandırmıştı.

mahkemede

Cinayetlerle resmen suçlanmasının ve medyaya isminin verilmesinin ardından Aileen’e yönelik bir ilgi patlaması olmuştu. Basın iyi bir hikaye kokusu almış ve bu kadının hayatının her anını öğrenmek için doğduğu yere, Florida’da takıldığı yerlere, hapishaneye akın etmeye başlamıştı. İnsanlar bu “ölüm meleğinin” kim olduğunu merak ediyordu. Nihayet birileri Aileen’i dinlemek istiyor, onu ciddiye alıyordu. Daha davanın başında kamuoyu ikiye bölünmüştü. Onu bir canavar gibi görenlerin yanında, bir sistem mağduru olarak görenler de vardı. Bu işten herkes kazançlı çıkmaya başlamıştı. En başta Tyria’ya, olayın içindeki dedektiflere, çeşitli akrabalara, arkadaşlarına ve elbette Aileen’in kendisine film ve kitap teklifleri yağıyordu. İki hafta içinde Aileen ve avukatı film haklarını bir medya kuruluşuna sattılar. Dedektifler de öyle yaptı. Aileen’in trajik hayat öyküsünü anlatan çalışmalar kitapçılarda yerlerini aldı, iki tane dokümanter film çevrildi, hatta Carla Lucero isimli bir müzikçi tarafından “Wuornos” ismi ile bir opera bestelendi. Aileen’in öyküsü “Yeniden Doğan Hristiyanlık” isimli bir cemiyetin üyesi olan Arlene Pralle’nin de ilgisini çekmişti ve hemen Aileen’e şu şekilde başlayan bir mektup yazdı: “Merhaba, ben yeniden doğan bir Hristiyanım. Deli olduğumu düşünebilirsin, fakat sana mektup yazmamı bana yüce İsa söyledi.”

new-born

İki kadın hapishanede görüştüler. Arlene, Aileen’in hem dert ortağı hem de savunucusu oldu. Aileen’e, kazandığı para ile onu savunacak güçlü avukatlar tutmasını tavsiye ediyordu. Bir süre sonra Arlene, Aileen’i kamuoyuna anlatan “talk-show” programlara çıkmaya, onun adına röportajlar vermeye başladı. Şöyle diyordu: “Aileen ve ben İncil’deki Jonathan ve David gibiyiz. Eğer insanlar Aileen’in gerçek kişiliğini öğrenebilselerdi, onu yargılamaktan vazgeçerlerdi.” 

Arlene’yi bir iyilik meleği zannetmeyin. Aileen’in sırtından çok para kazandı. İnfaz edileceği gün ise, hapishaneye zahmet edip gitmemişti bile…

Dava dosyası hazırlandı ve 12 kişilik bir jüri oluşturuldu. Cinayetler Florida Eyaletinde ayrı bölgelerde işlendiği için doğrudan eyalete yönelik suç işlendiği belirlenmiş ve dava dosyası “Aileen Wournos, Florida Eyaletine karşı” başlığı ile açılmıştı. İlk olarak Richard Mallory cinayetinden yargılanacaktı. Aslına bakarsanız, bu dava Aileen’in yargılandığı tek dava oldu. Diğerleri hakkında çok kısa sürede karar verildi. Her şey Mallory cinayetine odaklanmıştı. Dava 3 aşamada ele alınacaktı. Birinci aşamada suçlu mu yoksa masum mu olduğuna karar verilecekti. Sonraki aşamada ne ceza verileceği ele alınacaktı. Bunun ardından temyiz ve infaz süreci başlayacaktı.

avukati-steven-glazer

Kamuoyunda kavgalar patlamıştı. Aileen’in şiddet ve tecavüz dolu geçmişi didik didik ediliyordu. Ağlayanlar, elinde pankartlarla Aileen’in salınması için gösteriler düzenleyenler vardı. Tabii tersini düşünenler de vardı. Aileen’in mahkemede bazen katıla katıla ağlamasını görenlerden biri şöyle demişti: “Aman Tanrım, bu kadın midemi bulandırıyor. Kadın resmen hayatının rolünü oynuyor. Her zamanki masum kız pozlarına bürünüyor.” 

cocukluk-arkadasi-dawn-botkins

Kişisel olarak şunu söyleyebilirim ki Aileen’i en iyi anlayan, onun çocukluk arkadaşı Dawn Botkins’di. Bu kadın, hiçbir karşılık beklemeden sonuna kadar Aileen’a destek verdi ve infaz edileceği gün ise yanındaydı. Bu arada Aileen giderek delirmeye başlamıştı. Evet, Aileen her gün deliliğe sürükleniyordu ve dava buna rağmen traji-komik bir şekilde devam ediyordu.

aileendeath2

Mektuplarını okudum, videolarını defalarca seyrettim. Aileen, gerçek ile hayal arasındaki farkı anlayamaz haldeydi. Yüz ifadeleri, gözlerini patlatırcasına açması ve buna benzer şeyler açıkça bir akıl hastalığını gösteriyordu. Rol yapmıyordu, öyleydi. Bunun nasıl farkına varmadılar? İnfazından bir gün önce kendisi ile röportaj yapan bir İngiliz film yapımcısı Nick Broomfield çıkışta arkadaşlarına şunları söylemişti: “Biliyor musunuz, biz az önce bir deliyle konuştuk ve onu infaz edeceğiz. Bu kadın tamamen aklını kaçırmış!”

resimlerinden-biri

Hapishanede çizdiği resimlerden biri

Aileen, bir süreliğine hapishanede tecrit edilmişti. Adeta işkence görüyordu. Yapayalnızdı ve bazen bir insanla görüşebilmek için gardiyanlara yalvarıyordu. Mektuplar yazıyor, bazı resimler çiziyordu. Yazmış olduğu mektuplar sonradan kitap haline getirildi. Yan resimdeki çitler tutsaklığı ve kartal figürü ise uçup gitme isteğini temsil ediyor olabilir mi ?…

 

 

intheass2Dava 14 Ocak 1992 tarihinde başladı. Richard Mallory’nin otopsisini yapan Dr Arthur Botting mahkemede maktul Mallory’nin yaklaşık 10-20 dakika can çekiştiğini ve çok acı çekerek öldüğünü belirtti. Aileen’i en zor durumda bırakan şey ise sevgilisi Tyria’nın ifadeleriydi. Tyria, Aileen’in cinayetten sonra yanına döndüğünde hiç de öyle perişan, üzgün veya içkili görünmediğini söyledi. Bunları duyduğunda Aileen ağlamaya başlamıştı. Defalarca gözlerini Tyria’ya dikti ama her seferinde Tyria onunla göz göze gelmekten kaçındı.

tyria-mahkemede2

Tyria mahkemede

Aileen için “William Kuralı” denen bir yargılama metodu uygulanıyordu. Eğer davalının acımasız, soğukkanlı bir katil olduğuna karar verilirse, bu karar diğer cinayetler için de geçerli olacak ve davalı kişi tipik bir “seri katil” olarak kabul edilecekti. Savunma tarafı ise onun akli dengesi yerinde olmayan bir hasta muamelesi görmesini istiyordu.

 

 

mahkemede2

Savunma, 3 ayrı psikoloğu mahkemeye çağırdı. Psikologlar cinayet gecesi Aileen’in akıl dengesinin bozulduğunu, çok ciddi muhakeme ve duygu karışıklığı içinde olduğunu belirttiler. Cezai ehliyete haiz olamayacak kadar beyin hasarı tesbit ettiklerini, bu durumda onu “yalan söylemekle” veya “farklı öyküler uydurmakla” suçlamanın anlamı olmadığını, zira kadının bunları bilerek yapmadığını, ciddi kimlik ve gerçekliği algılama sorunu olduğunu vurguladılar. Özgeçmişi incelendiğinde ise, yaşadığı ağır cinsel tacizlerin ve çeşitli şiddet türlerinin buna sebep olabileceğini de ifade ettiler.

Oysa, jüri farklı düşünmekteydi. Diğer seri katil davalarında da, yargılananlar, mide bulandıracak kadar iğrenç suçlar işlemiş çılgın insan tiplemeleriydi. Hemen hepsinin, çocukluklarında ağır derecede cinsel tacize, tecavüze ve şiddete maruz kaldıkları bilinmekteydi. Ama bu durum, onların cezalandırılmasına engel teşkil etmemişti. Bu hususları, ben de temyiz tartışmalarının kaydedildiği tutanaklarda okudum.

evil

Savunma kanadı, davalı Aileen’in çocukluğunu detaylara girerek mahkemede anlattı. Bunun ardından, cinayet  gecesi maktul Mallory’nin mükevviline çok sert cinsel şiddet ve tecavüz uyguladığını belirtti. Aileen bu noktada ayağa fırlayıp şunları söyledi:

“Size yemin ediyorum ki, Mallory bana kötü ve vahşice bir şekilde tecavüz etti. Diğerleri öyle yapmadı ama izin versem, onlar da öyle yapacaklardı.”

Yine, çelişkili bir ifade. İfadesinin birinci bölümü belki doğruydu, ama diğerlerini “zanna dayanarak” öldürmüştü. Kaldı ki, cinayetlerde silahlı soygun unsuru vardı.

mahkemede3

Diğer yandan, Aileen davası ABD’deki feminist dernekleri ayağa kaldırmıştı. Feministler, Aileen’a kadın olduğu için kötü ve ayrımcı muamele yapıldığını savunuyorlardı ki bence yerden göğe kadar haklıydılar. Seneler sonra, kendisi de bir feminist olan psikiyatrist doktor Phyllis Chesler, bu davaya ilgi duyacak ve hem Aileen’e, hem de ABD içinde fahişelere yapılan kötü muameleler hakkında 954 sayfalık bir çalışma hazırlayacaktı. Bu çalışmayı okudum. Gerçekten dehşet içinde kaldım. Jüri heyeti, hayat kadınlarına ne tür işkenceler yapıldığını hiç bilmiyordu. Sanki kadın temiz bir ofiste rahat içinde çalışmış gibi düşünmekteydiler. Oysa, Aileen’in, tüm yaşadıklarından sonra delirmemesi mümkün değildi. Bayan Chesler, çalışmasının bir yerinde “Siz ne hakla bu kadını böylesine acımasızca yargıladınız?!!” diye avaz avaz bağırıyordu. Öyle ki Aileen’i suçlayan savcı John Tanner bile, seneler sonra yapılan bir röportajda “Doğrusu, inanılmaz derecede trajik bir öyküsü vardı. demek zorunda kalmıştı. Aynı savcı, mahkemede Aileen’in rol yaptığına inandığını da söylemişti. Benim de bu konuda kafam karıştı. Videolarda gördüğüm kadarı ile, Aileen yanındakilerle soğukkanlılıkla konuşuyor ve onlara danışıyordu, tamamen aklı başından gitmiş bir deli ifadesi yoktu. Fakat, bazı anlarda, kadın kendinden geçiyordu. Bunu net olarak gördüm: gözleri irileşiyor, yüz kasları geriliyor ve saldıracak bir şeyler aramaya başlıyordu. Sanırım bunlar bir tür nöbet anlarıydı.

deli2

Aileen bazen avukatını da zor durumda bırakan çıkışlar yapıyordu. Ayağa fırlıyor ve “Evet, ben bütün insanlardan nefret ediyorum, gerekirse yine öldürürüm “ şeklinde bağırıyordu. Elbette ki bunlar artık muhakeme yeteneğini kaybetmeye başlayan bir kadının sözleriydi. Öldürme faslına gelince, hiç şüpheniz olmasın, imkanı olsa öldürürdü. Aileen sınırı çoktan aşmıştı.

Farklı tarihlerdeki duruşmalarda, daha bir sürü husus görüşüldükten sonra, nihayet 31 Ocak 1992 tarihinde, jüri, karar vermek üzere toplandı. Yaklaşık 4,5 saatlik bir toplantının ardından salona geri döndü ve kararını, aşağıda özetlediğim şekilde açıkladı:

Yüce mahkemeye bildiririz ki, jüri, bu davada Aileen Wuornos’u 12-0 suçlu bulmuştur. Davada, 5 ağırlaştırıcı ve 1 hafifletici unsur tesbit edilmiştir.

Ağırlaştırıcı unsurlar:
1. Davalı Aileen Wuornos’un suç işlemeyi ve şiddeti bir yaşam biçimi haline getirdiği görülmüştür,
2. Cinayet ile birlikte silahlı soygun da gerçekleştirilmiştir,
3. Davalı, cürümden sonra kanundan kaçmış ve izlerini silme yoluna gitmiştir,
4. Cinayet iğrenç, gaddarca ve nefret uyandırıcı bir tarzda işlenmiştir,
5. Cinayetin soğukkanlılıkla, hesaplanarak ve planlanarak işlendiğine kanaat getirilmiştir.

Hafifletici unsur:
Davalı Wuornos’un olay gecesi akli dengesinin sınırlarında olduğu ve ciddi kişilik bozukluğu yaşadığı anlaşılmıştır.

Jüri, davalının olay gecesi yaşamış olduğu psikolojik zorluklara rağmen, cinayet anında doğru ile yanlışı birbirinden ayırabilecek muhakemeye sahip olduğuna karar vermiştir.

Juri, savunma tarafından öne sürülen ve sıraladığımız maddeleri hafifletici unsur olarak kabul etmemiştir 1. Davalının anti-sosyal kişiliği ve gidip gelen aklı, 2. Davalının çocukluğunda yaşamış olduğu cinsel taciz ve tecavüzler, 3. Doğal babasının ve büyükbabasının intihar etmeleri, 4. Büyükannesinin alkolizmden ölmesi, 5. Doğal annesinin kendisini terkedip gitmesi.

Sıraladığımız gerekçeler ışığında, jüri, yüce mahkemeye davalı Aileen Wuornos’un elektrikli sandalyede infaz edilerek öldürülmesini tavsiye etme kararı almıştır.
31. Ocak 1992

fuck-you

Aileen çılgınca gözlerle bunları dinledikten sonra, dayanamayıp yerinden fırladı ve jüri üyelerine bağırdı:

“Adam bana saldırdı diyorum. Umarım hepinize tecavüz ederler sizi Amerikalı bok çuvalları!”

 

 

Gelecek bölüm: Temyiz süreci ve infaz.



3072 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Forrest Gump: Masumiyete Koşan Adam - 30/05/2018
........
Sodom ve Gomore Şehirlerinin Öyküsü - 01/02/2018
...
Tanrı Bumba - 25/08/2017
Bir Orta Afrika halkı olan Boshongo kabilesinin yaratılış miti. Boshongolar, Tanrı’ya “Bumba” derler.
Burada ve Şimdi Olan... - 01/08/2017
...
Apaçi Yerlilerinin Yaratılış Miti - 22/04/2017
Başlangıçta hiçbir şey yoktu. Ne yeryüzü, ne gökyüzü, ne Güneş, ne Ay …sadece karanlık her yeri kaplamıştı.
Mavi Peri - 12/02/2017
Biliyor musunuz, çocukluğumda okuduğum bazı çocuk romanlarının ne kadar değerli olduklarını, ne büyük bir emek ve sanat gücü ile yazıldıklarını ancak seneler sonra fark edebildim.
Krishnamurti’yi Okumak - 02/12/2016
Öyle görünmekte ki, bizlerden ayrılan bu kartal kendi göklerinde uçarken, yerde, pislikler ve çürümüş yiyecekler arasında milyarlarca böcek bitmek bilmeyen iştahlarının peşinden koşacaklar.
Samuray Savaşçılarında Çay Kültürü - 14/10/2016
Geleneksel Japon savaşçıları olarak bilinen Samuraylar, başlangıçta toprak ve çiftlik sahiplerini yağmacılara karşı korumak için kurulan paralı asker birlikleriydi.
Bukowski’yi seviyorum. - 10/04/2016
Kimse kusura bakmasın, böyle bir adam küfürsüz anlatılamaz. Bu serseri orospu çocuğu işi biliyor.
 Devamı