Tuanna Güzel
Okurken ve Yazarken İşleniyor muyuz?
10/05/2024 Okurken ve Yazarken İşleniyor muyuz? İnsan deneyimlerinden evrilir. Deneyimlerinden dersler çıkarır, kendini işler tıpkı demirin işlenmesi gibi. Demirin işlenmesi yine deneyimin sonucudur. Hani sebep -sonuç ilişkisi ve ihtiyaç gereği demir işlenmiş, bir buluş olarak yerini bulmuştur . Noah Hararı 'nin Homo sapiens ve Homo Deus baş ucu kitaplarında da tekrarladığı gibi insanın kurgu yapabilme õzelliğine sahiptir. İşte tam da bu sebeple, canlılar içinde kurgu yapabilen insan, bulunduğu noktadan başka noktalara ivme /basamaklar çıkarak kendini geliştirir ve büyütür; Zihinsel, duygusal, yaşamsal olarak. Bu onun özelliği gereğidir, durağan bir tür değildir, yine bu sebepledir ki binlerce yıl yaşama tutunabilmiş, bugüne gelmiş ve yolculuğu hålå devam etmektedir, aksi takdirde biter yok olurdu doğa /orman kanunları içinde veya çürürdü. 'Çürümek' dedim , aklıma düşmüşken söyleyeyim : Doğru ya , kendimizi işlemediğimizde tıpkı doğadaki her hangi bir canlı gibi fosilleşiriz. Eğer başka bir canlı tarafından avlanmadığımız sürece . Ya da dalından kopan yaprak gibi çürürüz. Ne dersiniz ? Dijital çağa evrilerek ( insan çaba ve emeğiyle ) , çürümeye karşıt yaşamdaki hikayesi var olabilmiş. Peki daha somutlaştırırsak ; Çürümeye karşı zihin, duygu akışımız, yaratıcılığımız ile bireysel olarak neredeyiz ? Deneyimlerimizden büyüyor, kumbaramıza bir bilgi /bilmek atıyor muyuz? Daha çok kendimize dönelim. Mesela : - Okuduklarımızdan şaşılacak kadar kumbaraya bir bilgi gönderiyor muyuz? - Yazı ve şiir üretirken, bu yaratıcılığımızda kumbaraya daha büyükçe bilgi atıyor muyuz? Kendimizi iyileştirmek, büyütmek, olgunlaşmak adına , duygu akışımızı düzenleyip, daha makul mekanizmaya dönüştürebiliyor muyuz ? Edinimlerimizi , davranışlarımız üzerinde nasıl etkilere dönüştürebiliyoruz ? Okumak ve yazmak insanın kendi kendine koyduğu /yaptığı öğretilerdir. . Bu öğretiler ile nasıl davranacağını pratize eder. Bilgi kumbarasına topladığı teoriyi, kendi eylemselliğine bir nevi işlemesidir. Yapamıyorsa acı bir son bekler. Nasıl mı? Zihinsel, duygusal, fikirsel ve yaşamsal çürüme ile karşı karşıyadır . Daha kötüsü bilgi birikimi ona çõp yığını olarak sağlığına zarar verir. Her türlü hastalığına çaresiz ve yanıtsız kalır da ondan. Ve Psikolojik olarak sorun yaşar , paronaya gibi. Şüphe ile diğer türdaşlarını izler ve kendini kemirir. Kumbaraya attığı bilgi eyleme dõnüştürmediğini gösterir. Ve yine diğer duygu akışımızdaki birçok olumsuz duygu ve algı /yargı /fikir gibi. - Irkçılık yaparak üstünlük taslama veya dahasına gõz yumma , ya da rol babalarını görmeyecek kadar üç maymunu oynama, nemelazım ileri gidip kutsamaya gidiyor olması, bütün bunlardan doğrusu nutkum tutulur. - İnançsal üstünlük taslayacak kadar haddini aşma ve evrimsel sürece ters olduğunu gõrmeyecek kadar kurgu yeteneğini çürütmüştür. Zira şunu unutuyor, insan hızla ilerleyen eviniminde ateş, tarım, sanayi, bilişim, djital çağında son sürat giderken çürümüşlüğe papuç bırakmayacak kadar güçlüdür. - Cinsiyet üstünlüğü taslama, sözde modern ve aydın, entellektüel tutumun altında koca yalanını saklayacak kadar tutarsızdır. Çirkef eylemlerindeki hastalık ise kumbarasına attığı bilgiyi benliğine işlememesidir. O onu, bu bunu yakışıksız ithamlarda bulunur fakat kendine iğne batırma gereğini bile duymaz. Yine kendini kandırır velhasıl . - Ben bilirim, tek doğruyum, kibir ego, dürüst davranmama, yalan , bir davranışı diğeriyle çelişen vs. bunlar hastalıktır. Okuduklarımızı, yazdıklarımızı kendimizde işlemeliyiz. Daha zarif, estetik, sağlam duygu /düşünce / yaşamlara sahip oluruz. Elbette yanlış yaparız ve elbette hastalanırız ama önemli olan fark etmektir. Çaba görüp işlenmektir tarafımızca. İtiraf etmeliyim ki, geldiğim yerden verdiğim mücadelede bedeller ödeyerek kavgamı verdim . Fakat o kavgamda şu an yorulduğum kadar hiç yorulmadım, bıkıp usanmadım. Şiir yazanlar, yazı yazanlar, okuyanlar ve bu bilmişler maalesef kumbarasına atıkları bilgiyi işlemeyince tutum ve davranışlarımızda estetiğe ters, sağlam duruşa aykırı bir dünya yaratmış oluyoruz. Aramızda kalsın, bazen yazmaktan bile bezebiliyorum estetikten uzak çirkinliği gördüğümde. Bu aralar şiir yazamıyorum , maalesef şair /çizerdaşlarımın gõzüme gõnlüme batan davranışlarını gõrdükçe. Sadece sessizliğime gõmülmek ve süzülmesini bekliyorum. Yani sõzün õzü : Okuduklarımızı ve yazdıklarımızı, savunduklarımızı kişiliğimize aksetmeliyiz. Şahsen öncelikle kendimin özeleştirisidir. Hani mükemmeliğin de derdinde hiç değilim. Eşit bir dağılım olmasını isterdim. 🙂 tuannaguzel |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Sophia’nın Mektubu 2 - 29/11/2024 |
Duygudan duyguya, düşünceden düşünceye sürükleniyorum. Yaptıklarımın ve yapacaklarımın ağırlığından kamburum çıktı. |
Okul Yolu Düz Gider - 13/10/2024 |
... |
güvenli bir yazgı yazmak isterim - 09/09/2024 |
su yaşatsın seni öldürmesin çocuk |
Sanat Edebiyat Yerine Ev sahipleri / Kiracılar - 12/08/2024 |
Kültürel konular ve sanat, felsefe, edebiyat yazmak istiyorum. İstediğim filmler, okuduğum kitap ve büyülendiğim ve esinlendiğim pasajlar yazmak istiyorum. |
Bir Mültecinin Canhıraşı Gibi - 25/07/2024 |
Boşluklar var diyor şair Her eksiklik birer boşluktur |
Güven Duvarı - 04/07/2024 |
Doğru ya, kaçımız kaçına itirazsız yaslanabiliriz. Kaçı, kaç kişi bizi güven duvarı görebilir ve yaslanabilir. Yaslarken düşmemek, boşluk hissetmemek önemlidir. Bazı dostlarıma karşı bu boşluğu duyuyordum, ki çok sevip en en dediklerimden. |
Hazin Gitmelerin Arkasında bir Ağıt Var - 29/04/2024 |
Bilemedim ama haksızlığa uğramışın canı can değildir kaç karış kırmızıya çalan bu topraklarda. |
Okuduğum Kitabın Kazanımları - 22/04/2024 |
Okuduklarımız bizi şekillendirir. |
itibar veren/ itibar bozan - 30/03/2024 |
... |
Devamı |