• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/tabusalcom?ref=hl
  • https://twitter.com/tabusal
Meryem Kadıoğlu
Kadir Şeker Masum mu?
16/02/2020

“Bir yerde herkes aynı şeyi düşünüyorsa hiç kimse hiçbir şey düşünmüyor demektir.”

     Bu söz bir zamanlar sanal âlemlerde, sessiz yığınların duygu ve düşüncelerini ortaya dökmeleri için icat edilmiş  bir körüktü. Zaman geldi her yerde her şartta yorum yapmayı alışkanlık haline getiren fakat iş eyleme gelince duyarsız kalan, yığınlar oluştu. Susan fakat hayatın içinde amaçları doğrultusunda ilerlemeye, söz değil de eylem yapan kişilere, hor gözle bakılarak "pısırık" veya "suya sabuna dokunamıyor" gibisinden, yeni tip mahalle baskısı türedi.                   

     Belki de fikirlerini kursağında saklayan  insanlar, artık daha fazla dilimlenmek istemiyordu! Belki de her yanımızdan ifade özgürlüğü ambalajı ile paramparça edildiğimize insanlığa hizmet veren eylemleriyle verilen cevap duyulmuyor anlaşılmıyordu. Gün geçtikçe vicdan damarlarımıza kapanamayacak darbeler alıyoruz.

       Asırlarca evvel ceddimizin, " Allah’ ın soracağı soruları sormayın!" diyerek birleştirdiği yüreklerin, yüzyıllarca bütünce kalmasına vesile olan felsefe, ne yazık ki artık değerini yitiren ve yenilenmeye muhtaç bir harabeye dönmüştür.            

         Yüzyıllardır süregelen kültürümüzde, gelen misafire: ‘Necisin? Nerden gelip nereye gidersin?’ diye sorulmaksızın karnı doyurulur, konaklaması ve hatta gideceği yere güven içinde varması dert edinilir titizlikle özen gösterilirdi. Yardıma ihtiyacı olana yardım edilir zulüm görene, el uzatılırdı.
     

        Bunlar, hem dini hem kültürel açıdan babadan oğla yüzyıllarca bağrımıza ekilen en kıymetli miras tohumlarıydı. Ardından zaman geldi, "Hadi farklı düşünelim, değişik olalım, şeffaf olalım özgür olalım" derken, giderek kabımızdan başka kaplara taştık. Kimse kimseye değer vermez, saygı duymaz hale geldi. 

Bir şey çok olunca, Yok da olurmuş onu yaşıyoruz.

     "Y" kuşağı dediğimiz günümüz gençliği maalesef   "x"  çağını yaşıyor. Birilerini çıkıp suçlamayı çok da sağlıklı bulmuyorum. Çünkü kötülüğü yapandan çok fırsat veren, kaypakça tavırları taşıyanlardır esas suçlu olanlar. Yanar- döner, nerden nemalanıyorsa oraya dönenler oynak bir takım başlar!

      Parmağımla kabak oyar gibi birilerini yontmanın fayda sağlayacağına da inanmıyorum.                     

Lakin bir laf var ya:  Kim, kime dum, duma!

       Aklıselim insanların yazdıkları, yine aklıselim olanlarca veya olmak isteyenlerce okunup geçilirken, sözünü düşüncesini akıl mizanı ile ölçüp tartmadan, boğazın dokuz düğümünde süzmeyen.  Gevezeliği mertlik, laf çakmayı yiğitlik, olarak algılayan  bir ortamda ne derece yankılanır doğrular ve yapılması gerekenler?

Nasıl anlaşılır gerçek olanla olmayanlar?

       Sözler pervasızca  uçuşurken sırf daha fazla beğeni almak uğruna lafın en cilalısını bulma yarışında ödülü, bencilliğin pekişmesi!  Kapılmış giden yığınların vicdanlarının kulaklarındaki demir tıkaçlar neyle eriyebilir? Veya şifası nedir?

       Birbirimizin derdiyle dertlenmek varken, ilginç görsel bulma telaşı "birkaç fazla beğeni alacağım" sığlığında ön plana çıkma merakı ve nihayetinde  " ölmek istemiyorum " diyen çaresiz  birine elinden geleni yapmak yerine kameraya sarılmamızı sağladı. Sonuç sorumsuzca bir can gitti. Onu da gördü bu gözlerimiz.

Emine Bulut vakası, insanlığı çürümeyen tüm insanlarda derin bir iz bıraktı.

       Derken, çok geçmedi üstünden ve tabi ki başka olaylar da yaşandı. Her birinde sonuç aşağı yukarı aynıydı. Ölmek için, öldürülen insanlar. Körü Körüne yok edilen hayatlar. Bunca karanlık olayların arasında, “ insanlık öldü” sözü dalgalandığı sırada, birisi çıktı karşımıza. Bu kez sonuç alışageldiğimizin dışında gelişti.

    Hayrettir ki, her şeyin kamera görüntüsü ortalarda iken, bu yiğidin görüntüsünü çekmeye kimsenin yüreği yetmedi veya yeltenmedi. Şiddet gören, çaresiz kaldığını düşündüğü bir kadının "imdat" çığlıklarına, " dur" demek istemişti. Kendi insanlığınca.

      Öldürmek istemediğine inanıyorum. Zira bir köpeğe barınak yapılması için emek veren, canlıların yaşama hakkına saygı duyan, bir kardeşimizden söz ediyoruz. Bir insanımız sırf kadın olduğu için yine ölmesin diyeydi tek derdi.

      Sonuç, bir öğrencinin evine gidip geldiği yolda, kendini güvende hissetmediği için cebinde taşıdığı bir çakı ile ölen on dokuz  sabıkalı  bir ceset. İnsanca davranmak isterken sonu hiç istenmeyen yerlere vardı. Daha gençliğinin baharında bir yavrumuz parmaklıklar ardında kaldı. Aslında "Kadir Şeker" olayı  ülkemizdeki vahim hali özetlemekle birlikte ezberlerimizi bozacabilecek, dersler ve ibretler sunmaktadır.
   

    İnsanlık yapayım derken mahkûm olan bir fidan ve çelişkili ifadeleriyle kafaları karıştıran  bir kadın var. Yine tonlarca konuşan ve konuşması gerektiği halde susanlar…

Şimdi soruyorum, kim suçlu? Kim mağdur ve "kim kurtuldu?"



661 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Koşulsuz Sevgi - 28/04/2022
Bu günkü algoritmamız, koşulsuz sevginin ‘kendimce’ ne olduğunu irdelemek olacak. Kendimce deme sebebim, herkesin hayat ölçüsü farklıdır. Aynısının kopyala yapıştır yapılmaması adına küçük bir hatırlama ve hatırlatma babında ifade ettim.
Hayat Sırları - 26/02/2022
Zira sürekli işleyişi devam eden bir sistem, kendini her aşamada yenileyerek hem büyür hem küçülür. Sonuçta kendini geliştirerek devam ettirebilme özelliğine sahiptir. Olayı çok da komplike irdelemeye lüzum yok aslında.
Sahne sizin! - 05/11/2021
Işıltılı dünyanın cafcaflı detaylarıyla kuşanmış, kendine insan diyen ırka sesleniyorum, sahne sizin!
Öldürülecek Kadın! - 09/09/2021
Kadına biçilen değer suskunluğuyla ölçülüyor. Konuşan, hakkını aramak için savunan kadınsa öldürülecek kadın ilan ediliyor.
Kendime Öğütler... - 25/05/2021
Emek ve alın teriyle gelen hiçbir şey kolayca gitmez elinden. Paran kadar var olmak ya da emekle kan ter içinden defalarca yeniden doğmak. Hepsi senin elindedir.
İslam Dini ve Bilim - 07/05/2021
Bilim ile din arasındaki bağ nedir?
Benim Gibi - 02/05/2021
Şiir
Mutsuzluğun Sırtı - 25/04/2021
Neyse, bizim zamanımızda dediğim çocukken. Ayılar oynatılırdı. Aynı bugün ki gibi ahali etrafına toplanıp eğlenceli anlar geçirirdi. Ne kadar hasret kalmışız gülmeye. Çocuğundan yaşlısına hepsinde bir gülümseme.
Yinelenme - 05/12/2020
"Aynı şeyi tekrar tekrar yapmak ve farklı sonuçlar beklemek deliliktir."
 Devamı